Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, hükümeti devirmekle tehdit etti. Ben-Gvir yaptığı açıklamada, hükümetin Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılara devam etmemesi halinde Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümetini dağıtmak tehdidinde bulunarak, "Savaşı durdurmak = hükümeti parçalamak” ifadelerini kullandı.

Ben Gvir'in lideri Otzma Yehudit Partisi’nin koalisyon hükümetinde 6 sandalyesi bulunuyor ve kabinede 3 bakanlığı yönetiyor.

Benny Gantz liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi’nin desteğinin devam etmesi halinde Netanyahu hükümeti, Ben Gvir'in ayrılmasından da sonra yönetimde kalmaya devam edebilir.

HAMAS İLE İSRAİL ARASINDA 5. ESİR TAKASI TAMAMLANDI

Gazze Şeridi’ndeki insani aranın 5’inci gününde Hamas’ın 10 İsrailli ve 2 Taylandlı esiri serbest bırakmasının ardından, İsrail de 15’i kadın 15’i çocuk olmak üzere toplam 30 Filistinli mahkumu serbest bıraktı.

Gazze Şeridi’nde 24 Kasım’da başlayan insani aranın 5’inci gününde İsrail ve Hamas arasında bir esir takası daha gerçekleşti. Hamas tarafından serbest bırakılan 10 İsrailli ve 2 Taylandlı esirin İsrail'e ulaşmasının ardından İsrail de 15’i kadın 15’i çocuk olmak üzere toplam 30 Filistinli mahkumu serbest bıraktı.

Serbest bırakılan bazı İsrailli esirlerin, Filistin İslami Cihat Örgütü'nün askeri kanadı Kudüs Tugayları tarafından serbest bırakıldığı açıklandı.

Son esir takası ile Gazze Şeridi’nde insani aranın başlamasından bu yana Hamas tarafından 5 grup halinde 60 İsrailli ile en az 21 yabancı uyruklu esir serbest bırakılmış oldu. İsrail tarafından serbest bırakılan Filistinli tutuklu sayısı da 180’e ulaştı.

Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Gazze Şeridi’ndeki çatışmalara ilişkin gelen bir soruya verdiği cevapta, “Müttefikler çatışmalara verilen aranın uzatılmasını, rehinelerin serbest bırakılmasını ve Gazze'deki insanlara daha fazla insani yardımın ulaştırılabilmesini memnuniyetle karşılıyor. Aynı zamanda, NATO'nun bir ittifak olarak İsrail-Filistin çatışmasında aktif bir rol oynamadığını kabul etmenin de önemli olduğunu düşünüyorum. Bazı müttefikler farklı şekillerde aktif rol oynamaktadır. Ancak NATO bir örgüt olarak doğrudan müdahil değildir” dedi.

NATO'nun verdiği mesajlardan birinin de bu çatışmanın daha büyük bir bölgesel çatışmaya dönüşmemesi olduğunu aktaran Stoltenberg, "İran'a verilen mesaj ise istikrarsızlığı şu anda gördüğümüz çatışmayı daha da tırmandırmak için kullanmamaları ve vekillerini Hamas ve Hizbullah’ı dizginlemeleri gerektiğidir. Dolayısıyla müttefikler farklı şekillerde aktifler ancak NATO bir ittifak olarak bu çatışmaya doğrudan müdahil değil. Ancak elbette güney komşularımızda gördüğümüz istikrarsızlığın bir kısmı da Orta Doğu'da on yıllardır gördüğümüz istikrarsızlık ve çatışmalarla bağlantılıdır” dedi.

"Uluslararası hukuka, insancıl hukuka tüm çatışmalarda saygı gösterilmeli"

Batılı ülkelerin Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarındaki insan hakları ihlalleri ile İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarındaki insan hakları ihlalleri konusunda farklı görüşler ifade ettikleri belirtilerek, NATO'nun eleştirilerinde dostları ve düşmanları arasında ayrım yapıp yapmadığı sorusuna yanıt veren Stoltenberg, “Benim mesajım uluslararası hukuka, insancıl hukuka tüm çatışmalarda saygı gösterilmesi ve sivillerin yaşamlarının her zaman korunması gerektiğidir. Hem Gazze'deki çatışmayla ilgili olarak hem de tabii ki dünyanın dört bir yanında gördüğümüz diğer çatışmalar söz konusu olduğunda mesajımız bu olmuştur, dolayısıyla çatışmanın türü ne olursa olsun uluslararası hukuka ve insancıl hukuka riayet etmek önemlidir, ancak Gazze'deki durum ile Ukrayna'daki durumun pek çok açıdan farklı olduğunu kabul etmek de önemlidir” dedi.

Ukrayna’nın hiçbir zaman Rusya için bir tehdit oluşturmadığını ve Rusya'ya saldırmadığını belirten Stoltenberg, “Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedensiz bir işgaldi, başka bir ülkenin tam ölçekli işgaliydi. Dolayısıyla elbette Ukrayna'nın nedensiz bir saldırıya karşı kendini savunma ve toprak bütünlüğünü koruma hakkı var. Ayrıca Ukrayna'nın kendini savunma hakkını desteklemek tüm müttefiklerin hemfikir olduğu bir konudur. Çünkü meşru müdafaa hakkı BM Şartı'nda yer almaktadır. Dolayısıyla uluslararası hukuk, insancıl hukuk tüm çatışmalarda geçerlidir ve biz Ukrayna'yı desteklemeye devam ediyoruz çünkü bu ulusal hukukun korunmasıyla ilgili” dedi.

“Çin'in yaptıkları güvenliğimiz için önemli”

NATO’nun Çin stratejisine ilişkin gelen bir soruya yanıt veren Stoltenberg, “Bence Çin söz konusu olduğunda NATO'nun uzun bir yol kat ettiğinin farkına varmamız gerekiyor çünkü çok değil birkaç yıl öncesine kadar Çin'in güvenliğimiz açısından oluşturduğu zorluklara hiç değinmiyorduk. Önceki stratejik konseptimizde bu konudan tek bir kelime ile bile bahsedilmiyordu. NATO'da üzerinde mutabık kaldığımız bir dile ilk kez 2019 yılında sahip olduk. O zamandan bu yana ortak bir pozisyon, ortak bir yaklaşım geliştirdik ve şunu fark ettik: Evet, Çin Asya'da ve Çin'in NATO müttefikleriyle kara sınırı yok. Ancak Çin'in yaptıkları güvenliğimiz için önemli. Çin'in silahlı kuvvetlerini büyük ölçüde modernize ettiğini görüyoruz, komşularını ve diğer ülkeleri, özellikle de Güney Çin Denizi'nde, nasıl zorladıklarını görüyoruz. Çin'in insan haklarını hiçe saydığını görüyoruz. Elbette tüm bunlar güvenliğimiz için önemli. Bunun aslında NATO'nun daha önce yapmadığı bir şey olduğunu ama bugün müttefiklerin bu konuda hemfikir olduğunu kabul etmek gerekir” dedi.

“Rusya'nın şimdi göçü bir araç olarak kullanması, komşulara, NATO müttefiklerine baskı yapma girişiminin bir başka örneğidir”

Rusya’nın Finlandiya’ya düzensiz göç akınlarını yönlendirdiği iddiaları ile ilgili gelen bir soruya cevap veren Stoltenberg, “Bence bu, Rusya'nın komşuları üzerinde baskı kurmak için pek çok farklı araç kullandığının bir başka örneği; enerjiyi kullandıklarını gördük, siber saldırıları kullandıklarını gördük, demokrasilerimizi zayıflatmak için farklı türde gizli operasyonlar yaptıklarını gördük. Ayrıca birkaç yıl önce Karadağ'da olduğu gibi Batı Balkanlar'da da bazı hükümetleri zayıflatmaya çalıştılar. Dolayısıyla Rusya'nın şimdi göçü bir araç olarak kullanması, komşulara, NATO müttefiklerine baskı yapma girişiminin bir başka örneğidir ve başarılı olamayacaklar” dedi.

Finlandiya’nın sınırlarını korumak için NATO’nun ülkesindeki varlığını arttırması yönünde bir talepte bulunmadığını ifade eden Stoltenberg, “Sınır kontrolü, müttefiklerin bazen AB kurumlarının da desteğiyle kendi başlarına yaptıkları bir şeydir ve Finlandiya'nın bu işi kendi başına halledebileceğinden kesinlikle eminim ve bu nedenle sınırlarını kontrol etme konusunda kesinlikle doğru kararı verdiklerine inanıyorum” dedi.

Gazze Şeridi’nde 24 Kasım’da başlayan insani aranın 5’inci günündeki esir takası başladı. Hamas, 10 İsrailli ve 2 yabancı uyruklu esiri daha serbest bıraktı. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Majed el-Ansari, yaptığı açıklamada, “İnsani ateşkes anlaşmasının beşinci gününde verilen taahhütlerin uygulanması kapsamında Gazze'deki 10 İsrailli esirin serbest bırakılması karşılığında 30 Filistinli sivil bugün serbest bırakılacak" ifadelerini kullanarak, serbest bırakılan İsraillilerden 9’unun kadın ve 1’inin 18 yaş altında olduğunu aktardı. Serbest bırakılan İsrailli esirlerin Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne teslim edildiğini duyuran El-Ansari, İsrailli esirlerden 1’inin Avusturya, 2’sinin Arjantin ve 1’inin Filipinler çifte vatandaşı olduğunu aktardı.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), 10'u İsrailli, 2'si yabancı uyruklu olmak üzere 12 esirin İsrail'e doğru yola çıktığını bildirerek, esirlerin Kızılhaç tarafından Refah Sınır Kapısı üzerinden Mısır'a nakledildiğini ve kimliklerin doğrulanmasının ardından Kerem Şalom Sınır Kapısı'ndan İsrail’e geçiş yapacaklarını açıkladı.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından yapılan açıklamada ise, “Ekiplerimiz Gazze'de tutulan 12 esirin serbest bırakılması ve nakledilmesini başarıyla gerçekleştirdi. Tarafsız aracı rolümüz sayesinde bu operasyonu gerçekleştirebildik” denildi.

Yabancı uyruklu esirler Taylandlı

İsrail Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Hamas’ın serbest bıraktığı 2 yabancı uyruklu esirin Taylandlı olduğu ifade edildi.

İsrail 30 Filistinli mahkumu serbest bırakacak

Esirlerin İsrail topraklarına ulaşmasının ardından İsrail hapishanelerindeki 15’i kadın ve 15’i 18 yaşın altında erkek çocuk olan 30 Filistinli mahkumun İsrail tarafından serbest bırakılması bekleniyor.

Bugüne kadar 4 esir takası tamamlandı

Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki insani aranın başladığı 24 Kasım’dan bu yana 4 grup halinde Hamas tarafından 50 İsrailli ile en az 19 yabancı uyruklu, İsrail tarafından ise 150 Filistinli serbest bırakıldı.

Hamas Siyasi Büro üyesi Usame Hamdan Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Gazze Şeridi’ndeki çatışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Hamdan, İsrail'in Gazze Şeridi’nde hem askeri hem de siyasi olarak "fena halde başarısız" olduğunu belirterek, kara harekatında ölen ve yaralanan İsrail askerlerinin sayısının İsrail'in açıkladığında daha fazla olduğunu aktardı.

Binden fazla İsrail askerinin çatışmalarda yaralandığını öne süren Hamdan, yaralı askerlerin 500'ünün ağır ve orta derecede yaralı olduğunu iddia etti. İsrail’in verdiği kayıpların önümüzdeki günlerde artacağını ifade eden Hamdan, İsrail askerlerinin Gazze Şeridi’ndeki toprakların yüzde 80'ine ayak basamadığını ifade etti.

İsrail'in sadece güçten anladığını belirten Hamdan, İsrailli esirlerin Hamas’ın elinde olmaması halinde İsrail'in tutuklu Filistinli kadın ve çocukları asla serbest bırakmayacağını aktararak, "İsrail hapishanelerinde Filistinli mahkumlar olmasaydı, İsrailli esirleri tutmak zorunda kalmazdık” dedi.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da 11 Kasım’da Gazze gündemiyle toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı - Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde alınan kararların uygulanması çağrısında bulunan Hamdan, güneyde ve kuzeyde temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan ciddi sıkıntıların giderilmesi için Gazze'ye günlük olarak girişine izin verilen yardım tırlarının sayısının arttırılmasını talep etti.

ABD’li milyarder Elon Musk'ın İsrail’e yaptığı ziyarete değinen Hamdan, katliamların boyutunu ve Filistin halkına karşı işlenen suçları görmesi için Musk’ı Gazze Şeridi'ne davet etti.

Doç. Dr. Ali Murat Kırık CNN Türk ekranlarında konuya ilişkin yaptığı açıklamalarda şunları söyledi;

Savaşın başında Filistin'i destekleyen Elon Musk, sahibi olduğu X platformunda İsrail'in Gazze'deki vahşetine de izin verdi. Bunun yanısıra Starling üzerinden Gazze'ye internet vereceğini duyurdu. Musk bunu söyledi ve üzerinden bir hafta geçti ama İran'a nasıl yaptıysa Ukrayna'ya nasıl yaptıysa ertesi gün bunu yapmalıydı. Ama bu sefer yapmadı.

Elon Musk'ın İsrail'e gidip özür dilemesi istendi. Bir süre sonra da X platformunda Gazze'deki vahşete sansür gelmeye başladı.

NETANYAHU İLE BİR ARAYA GELDİLER

İsrail'de Netanyahu ile görüşen Elon Musk İsrail'in onayı olmadan Gazze'ye internet verilmeyeceğini açıkladı. Bu kritik karar nasıl alındı? Elon Musk tehditlere boyun mu eğdi?

NASIL TEHDİT EDİLDİ?

"Sen eğer gidip özür dilemezsen seni ve şirketlerini bitireceğiz" denildi. Amerikan parlamentosounda 27 demokrat özellikle X'in SEO'suna ve Musk'a bir mektup yayınladı. Bu kektupta dediler ki; İsrail'e karşıt bir propoganda yürüten Elon Musk'un bu duruma devam etmesi durumunda bizimle olan ilişkilerinin tamamen kesilmesine sebebiyet verecektir." denildi.

İsrail güçleri tarafından idari gözaltı yasası uyarınca 18 Kasım’da tutuklanan Al-Alami, İsrail'in Ofer Hapishanesi’nde 4 ay kaldığını ve esir takası anlaşması ile serbest bırakıldığını ifade etti.

8 KİŞİLİK KOĞUŞTA 12 KİŞİ KALIYOR

İsrail’in çocuk mahkumlara battaniye, kıyafet ve yeterli yiyecek sağlamadığını aktaran Al-Alami, gardiyanlar tarafından iyi muamele görmediklerini belirtti. Filistinli mahkumlara tuvaleti kullanmaları için 10 dakika izin verildiğini aktaran Al-Alami, 8 kişilik odalarda 12 kişi kaldıklarını açıkladı.

“GARDİYANLAR HER GÜN MAHKUMLARA ŞİDDET UYGULUYOR”

Gardiyanların 7 Ekim’den sonra koğuşlardaki tüm elektrikli aletlere ve yiyeceklere el koyduğunu ifade eden Al-Alami, İsrailli gardiyanların Filistinli mahkumları her gün suçsuz ve sebepsiz yere dövdüğünü söyledi. Gardiyanların çocuk mahkumları 9 saat boyunca soğukta beklettiklerini aktaran Al-Alami, serbest bırakılmasını sağladığı için Hamas’a teşekkür etti.

"İSRAİLLİ GARDİYANLAR FİLİSTİNLİ MAHKUMLARA GADDARCA DAVRANIYOR”

Dün serbest bırakılan çocuk mahkumlardan 17 yaşındaki Abdullah Akhil ise, 6 aydır tutuklu olduğunu belirterek, İsrailli gardiyanların Filistinli mahkumları her gün dövdüklerini yineledi. Gardiyanların hasta mahkumlarla ilgilenmediklerini aktaran Akhil, Hamas’ın İsrailli esirlere insancıl bir şekilde, İsrailli gardiyanların ise Filistinli mahkumlara gaddarca davrandığını söyledi.

Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki insani aranın başladığı 24 Kasım’dan bu yana 4 grup halinde Hamas tarafından 50 İsrailli ile en az 19 yabancı uyruklu, İsrail tarafından ise 150 Filistinli tutuklu serbest bırakıldı.

Hindistan'ın Uttarakhand eyaletinde çöken tünelde mahsur kalan 41 işçi 17 gün sonra kurtarıldı.

İsrail ve Hamas arasındaki dört günlük geçici ateşkes iki gün daha uzatıldı, geride kalan 96 saatte 150 mahkum ve 50 rehine serbest bırakıldı. Hamas ayrıca 17 Taylandlı, bir Filipinli ve bir de Rus-İsrail vatandaşı rehinenin Gazze Şeridi'nden çıkmasına izin verdi. Bütün gelişmeleri dakika dakika canlı blog sayfasına taşıyoruz.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Filistin Halkıyla Dayanışma Günü nedeniyle Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a mesaj gönderdi. Filistin’in bağımsızlığına verdiği desteği yineleyen Putin, “Şu anda kanlı çatışma Filistin'in sivil halkına sayısız acılar yaşatırken, halkınızın 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan kendi egemen devletlerini kurma yönündeki meşru haklarını kullanmasını destekleyen Rusya'nın tutarlı tutumunu yeniden teyit etmenin özellikle önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

"ŞÜPHESİZ ORTAK ÇIKARAMIZA"

Mesajında Rusya ile Filistin arasındaki ilişkilere de değinen Putin, “Ortak çabalarla geleneksel olarak dostane nitelikteki Filistin-Rusya ilişkilerinin ve çeşitli alanlardaki karşılıklı faydaya dayanan işbirliğinin gelişimini ortak çabalarla sağlayabileceğimize eminim. Bu şüphesiz ortak çıkarımızadır ve bölgesel güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesiyle uyumludur. Sayın Devlet Başkanı, size sağlık ve başarılar, Filistinlilere ise anavatanlarında barış, esenlik ve refah temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bakanların 2 gün sürecek toplantılarda Orta Doğu’daki gelişmeler dahil acil güvenlik konularının ele alınacağını belirten Stoltenberg, “Gazze'deki çatışmalara verilen aranın uzatılmasını memnuniyetle karşılıyorum. Bu, Gazze'deki insanların ihtiyaç duyduğu yardımın sağlanmasına, daha fazla rehinenin serbest bırakılmasına ve daha fazla insani yardımın ulaştırılmasına olanak sağladı” dedi.

Toplantılarda Ukrayna’daki durumun da görüşüleceğini kaydeden Stoltenberg, “Cephe hattında yoğun çatışmalar ve Ukrayna şehirlerine karşı dron saldırıları görüyoruz. Ukrayna şehirlerine yönelik daha fazla hava ve füze saldırılarına karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bu durum NATO Müttefiklerinin Ukrayna'yı desteklemeye devam etmelerini daha da önemli hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın yarın NATO-Ukrayna Konseyi'nin dışişleri bakanları düzeyindeki toplantısına katılacağını hatırlatan Stoltenberg, müttefiklerden toplantılarda Ukrayna'ya yönelik güçlü desteklerini yinelemelerini beklediğini söyledi. Dışişleri bakanlarının farklı konuları da ele alacağını belirten Stoltenberg, “Çin, Batı Balkanlar ve güney komşularımızdaki tehditler ve fırsatlar gibi konular ele alınacak” dedi.

"TÜRKİYE'NİN KAYGILARI VAR"

İsveç’in NATO üyelik sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Stoltenberg, "Bu toplantıyla İsveç'in NATO'ya tam katılımının sağlanmasını umuyordum. Bu olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belgeleri onaylanmak üzere TBMM'ye göndermesi iyi bir haber. Parlamentonun en kısa sürede görüşmeleri tamamlayıp sonuçlandırmasını bekliyorum. Çünkü İsveç'in tam üye olması hepimiz için, İsveç için, NATO için, Türkiye için iyi olacak. Ayrıca Türkiye'nin terörizm konusunda, gerçek bir terör tehdidiyle mücadelede, NATO müttefikleriyle daha yakın çalışma konusunda meşru güvenlik kaygıları olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Başka hiçbir müttefik Türkiye kadar terör saldırısına maruz kalmamıştır. Dolayısıyla bu sürecin bir parçası olarak terörle mücadelede yapılması gerekenleri hızlandırma konusunda mutabakata varmamızı memnuniyetle karşılıyorum. İsveç bunu gerçekleştirdi. PKK'yla, terör örgütleriyle mücadelede Türkiye'yle daha yakın çalışıyorlar. NATO çabalarını hızlandırdı. Bu nedenle Türkiye'nin de Vilnius'ta mutabık kaldığımız onayın tamamlanması ve terörle mücadelede birlikte daha yakın çalışılması konusunda mutabakata vardığımız hususları yerine getirmesini bekliyorum” diye konuştu.

"PKK İSVEÇ'TE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK KABUL EDİLİYOR"

PKK’nın yalnızca Türkiye değil İsveç ve NATO müttefikleri tarafından da terör örgütü olarak kabul edildiğini ifade eden Stoltenberg, “Bu nedenle, İsveç istihbarat servisi ile Türkiye istihbarat servisinin artık birlikte daha yakın çalışmasını, daha fazla bilgi paylaşmasını ve ayrıca Türkiye'nin meşru endişelerini ele almak üzere kalıcı bir mekanizma kurmuş olmasını memnuniyetle karşılıyorum. Ayrıca İsveç'in Türkiye'ye silah ihracatına yönelik kısıtlamaları kaldırmasını da memnuniyetle karşılıyorum çünkü müttefiklerin birbirlerinden askeri teçhizat almaları gerektiğine güçlü bir şekilde inanıyorum” dedi.

Savaş alanlarında elde edilen zaferlerde oynadığı rolle sık sık gündeme gelen Türkiye'nin yerli ve milli SİHA’sı Bayraktar TB2, gücünü kanıtlamaya devam ediyor. Afrika ülkesi Burkina Faso’nun Djiba kasabasındaki bir kışlaya geçtiğimiz pazar günü yaklaşık 3 bin teröristle gerçekleştirilen saldırı, Burkina Faso ordusu tarafından Bayraktar TB2 SİHA’nın kullanıldığı operasyonla püskürtüldü. Ordu, havadan ve karadan gerçekleştirdiği operasyonla en az 400 teröristi etkisiz hale getirdi. Bayraktar TB2’lerin operasyonda kilit role sahip olduğu ifade edildi.

2022'DE SATIN ALDILAR

Burkina Faso, 2022’de Baykar Teknoloji’den 5 adet Bayraktar TB2 satın almıştı. Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, geçtiğimiz nisan ayında Burkina Faso'da ülkenin en üst seviye ulusal nişanı olan Ordre de L'etalon Officier madalyasına layık görülmüştü.

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş yirmi birinci ayına girerken, Kiev'den bugün bir zehirlenme haberi geldi.Ukrayna medyası, istihbarat servisini yöneten Kyrylo Budanov'un eşinin zehirlendiğini bildirdi.

Korgeneral rütbesi bulunan Budanov'un eşi Marianna Budanova 'uzun bir süre' kendini iyi hissetmedikten sonra hastaneye kaldırıldı.

Yerel medya zehirlenme haberlerini istihbarat kaynaklarına dayandırdı ancak Ukrayna gizli servisinden şu ana kadar bir açıklama yapılmış değil.

Ukrainska Pravda haber sitesi, Marianna Budanova'nın yanı sıra çok sayıda istihbarat yetkilisinin de zehirlendiğini yazdı.

Ukrayna istihbaratının başındaki Kyrylo Budanov, Moskova'nın Şubat 2022'deki geniş çaplı işgalinin ardından Rus kuvvetlerine karşı büyük askeri operasyonların planlanmasında ve yürütülmesinde kilit bir rol oynadı.

Adı açıklanmayan bir yetkili, Marianna Budanova'nın zehirlendiği maddelerin 'günlük yaşamda veya askeri operasyonlarda hiçbir şekilde kullanılmadığını' söyledi, daha fazla ayrıntı vermedi.

'BÜYÜK İHTİMALLE ZEHİRLİ YİYECEK VERİLDİ'

Bir diğer haber sitesi daha sonra, kendi kaynaklarının Budanova'nın zehirlenmesinin testlerden sonra doğrulandığını söylediğini aktardı. Kendisine büyük ihtimalle zehirli yiyecek verildiğini ancak ilk müdahale tamamladıktan sonra artık 'daha iyi hissettiğini' ekledi.Marianna Budanova'nın 'ağır bir metal'le zehirlendiği tahmin ediliyor. Olağan şüpheliler ise arsenik, civa ya da kurşun.

EŞİNİN OFİSİNDE KALIYORDU

Ukrayna gizli servis şefi Budanov, Eylül ayında bir internet sitesine yaptığı açıklamada, güvenlik kaygıları nedeniyle kendisinin ve eşinin işgalin başından beri ofiste yaşadıklarını söylemişti.

1993 yılında Kiev'de doğan Budanova, psikoloji alanında yüksek lisans derecesine sahip. Daha sonra Kiev belediye başkanının danışmanı olarak çalışarak siyasete dahil oldu.

2022 yılında bir moda dergisine, 2015-17 yıllarında da Kiev askeri hastanesinde gönüllü olarak çalıştı. Halihazırda ise polis akademisinde hukuk dersleri veriyordu.

Ukrayna topraklarının yaklaşık beşte birini işgal altında tutan Rusya'nın gizli servisin başındaki Budanov'u defalarca zehirlemeye çalıştığı biliniyor.

Dünyanın kapalı kutusu Kuzey Kore'de geçtiğimiz hafta casus uydusunu başarıyla yörüngeye yerleştirdiğini açıkladı ve yakın gelecekte daha fazlasını fırlatma sözü vererek Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin uluslararası kınamalarına meydan okudu. Kuzey Kore haber ajansı KCNA, Malligyong-1 uydusunun Sohae uydu fırlatma tesisinden Chollima-1 roketiyle yerel saatle 10:42'de fırlatıldığını ve saat 10:54'te yörüngeye girdiğini aktardı. Fırlatışı Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un da izlediği bildirildi.

UÇAK GEMİLERİ KADRAJDA

Devlet haber ajansında yer alan açıklama göre Ulusal Havacılık ve Uzay Teknolojisi İdaresi'ni (NATA) ziyaret eden ülke lideri Kim Jong-un, Malligyong-1 uydusu tarafından 27 Kasım yerel saatle 23.35’te çekilen Norfolk Donanma İstasyonu, Newport News Tersanesi ve ABD'nin Virginia eyaletindeki bir havaalanına ait fotoğrafları inceledi. Açıklamada, “Norfolk Donanma İstasyonu ve Newport News Tersanesi'nin fotoğraflarında ABD’ye ait 4 nükleer uçak gemisi ve bir İngiliz uçak gemisi görüldü” ifadeleri kullanıldı. Kim'in ayrıca 27 Kasım saat 23.36’da çekilen Beyaz Saray ve Pentagon görüntüleri hakkında da yetkililerden bilgi aldığı belirtildi.

'ROMA'YA BAKTI'

25 Kasım saat 17.56’da çekilen İtalya'nın Roma kentine ait fotoğraflar ile 27 Kasım 09.17’de Guam Adası üzerinde çekilen Anderson Hava Kuvvetleri Üssü’ne ait fotoğrafları da incelediği aktarılan Kim, Malligyong-1 casus uydusunun resmi görevine başlamadan önce operasyonlarına başarılı bir şekilde hazırlanmasından büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.

KİM YONG-UN SANDIK BAŞINDA

Öte yandan Kuzey Kore, eyalet, il ve ilçe meclis üyelerini belirlemek üzere gerçekleştirilen yerel seçimler kapsamında dün sandık başına gitti. Yüzde 99.63’lük katılım oranı ile tamamlanan seçimlerde Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un’da sandık başına giderek oy kullandı. Sağlık sorunları nedeniyle sandık başına gidemeyen seçmenler ise gezici sandıklarda oy kullandı.

67 YIL SONRAKİ İLK HAYIR

Kuzey Kore Devlet Medyası (KCNA) tarafından yapılan açıklamada toplamda 27 bin 858 kişinin seçimlerde oyn kullandığı belirtildi. KCNA ayrıca yy kullanan seçmenlerin yüzde 99,91'inin Başkan Kim yanlısı oy kullandığını, ülkede sadece bir kişinin hayır dediğini dünyaya duyurdu.

Bu 'hayır' oyu ile birlikte ülkedeki yerel seçimlerde 1956'dan beri ilk kez hayır oyu verildiği kayıtlara geçti.
İsmini vermek istemeyen Güney Kore Birleşme Bakanlığı yetkilisi hayır oyuyla ilgili "Bu hareket, Kuzey Kore'nin seçimlerde insanların görüşlerini belirtmesine izin verdiklerini göstermek için yapılmış gibi duruyor ancak bu, insanların oy hakkı olduğunu garanti etmiyor." dedi.

Sierra Leone'de askeri kışlaya ve hapishaneye düzenlenen saldırıda 20 kişi öldü, yaklaşık 2 bin mahkum kaçtı. Ordu sözcüsü Albay Issa Bangura, Reuters'a ölenler arasında 13 asker, üç saldırgan, bir polis memuru, bir sivil ve özel güvenlikte çalışan bir kişinin bulunduğunu söyledi. Bangura, sekiz kişinin yaralandığını ve üç kişinin tutuklandığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Julius Maada Bio, hafta sonu düzenlenen saldırıların liderlerinin çoğunun tutuklandığını duyurdu.

Enformasyon Bakanı Chernor Bah da akşam 9 ile sabah 6 arasındaki sokağa çıkma yasağının bir sonraki duyuruya kadar yürürlükte kalacağını söyledi.Ancak başkentte ve ülke genelinde pek çok kişi olası şiddet olaylarından endişe ederek evlerinden çıkmadı.

Batı Afrika ülkesinde cezaevi yetkililerinin paylaştığı durum raporuna göre, saldırganların içeri girmesinin ardından yaklaşık bin 890 mahkum Pademba Road merkez cezaevinden kaçtı. Sierre Leone Polis sözcüsü Associated Press'e yaptığı açıklamada, mahkumlardan yaklaşık 100'ünün cezaevlerine geri döndüğünü kaydetti.

"İHBAR EDENLERE ÖDÜL"

Polis, mahkumları cezaevine dönmeye çağırdı ve firar edenlerin ya da saldırganların nerede olduğuna dair ayrıntılar için halka ödül teklif etti. Eski Devlet Başkanı Ernest Bai Koroma, askeri korumalarından birinin başkentteki konutunda görev başında öldürüldüğünü, diğerinin ise götürüldüğünü söyledi.

Sierra Leone Islah Servisi Genel Müdür Vekili Albay Shek Sulaiman Massaquoi, iki saat süren baskında saldırganların, silah ve roketatar ateşinin hapishane güvenliğini aşmakta başarısız olmasının ardından bir araçla ana kapıyı kırarak açtıklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Bio, X'te ofisinde masasının arkasında iş başında olduğunu belirten bir fotoğrafını paylaştı.Paylaşımda "Önümüzdeki görev, ülke olarak sahip olduğumuz huzur ve güvenliği bozmak isteyenler tarafından yoldan çıkarılamayacak kadar büyük ve acildir" denildi.

Clingendael Enstitüsü Sahel Programı Başkanı Kars de Bruijne, saldırganların sayısının 50'den fazla olduğunu söyledi.

Sierra Leone'de1991-2002 yılları arasında yaşanan iç savaşta 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti.Ülkenin 8 milyonluk nüfusu dünyanın en yoksulları arasında yer alıyor.

Geçtiğimiz haziran ayında Bio'nun yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ağustos 2022'de hükümet karşıtı protestolarda en az 21 sivil ve altı polis memuru öldürüldü.

Yüzde yüz yeşil enerjinin kullanılacağı ilk transatlantik uçuş gerçekleştiriliyor. Virgin Atlantic tarafından yeşil yakıtlarla organize edilen ilk sefer Londra’dan kalkış yapacak uçak New York’a hareket edecek.

Hükümet tarafından finanse edilen uçuş, daha çevreci yöntemin mümkün olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Boeing 787 ile gerçekleştirilecek uçuşta 50 ton mahsuller, evsel atıklar ve yemeklik yağlar da dahil çeşitli kaynaklardan elde edilen sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF) kullanılacak.

Söz konusu uçuş, test ve yapılan analizlerin ardından Birleşik Krallık Sivil havacılık Otoritesi tarafından bu ayın başında onay aldı. İlk yeşil uçuşu kapsayan projeye motor üreticisi Rolls-Royce ve enerji devi BP’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda şirket katılıyor.

Uçaklar SAF kullanırken de karbon salmaya devam ediyor ancak endüstri sektörü, bu yakıtların yaşam döngüsü emisyonlarının yüzde 70’e kadar daha düşük olduğunu savunuyor. SAF, dünya genelinde yasal jet yakıtlarında karıştırılmış bir şekilde kullanılıyor.

Havacılık sektöründe ağırlıklı olarak kerosen kullanılırken, sürdürülebilir yakıt kerosenden daha maliyetli ve halen üretimi çok az. İngiltere’de SAF tesisi bulunmasa da hükümet 2025 yılına kadar 5 tesisi inşa etmeyi planlıyor.

Ukrayna’yı vuran şiddetli fırtına etkisini sürdürüyor. Ukrayna İçişleri Bakanı Ihor Klymenko sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Odessa, Harkov, Mikolayiv bölgeleri ile Kiev’de 10 kişinin hayatını kaybettiğini, 2'si çocuk 23 kişinin ise yaralandığını belirtti.

Bakan Klymenko can kayıplarının 5'inin Odessa’da, 2'sinin Mikolayiv'de kayda geçtiğini aktardı. Olumsuz hava şartları nedeniyle ülke genelinde 11 bölgede 411 yerleşim yeri de elektriksiz kaldı. Öte yandan Rusya'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım'da da şiddetli fırtına nedeniyle dün 2 kişinin yaşamını yitirdiği açıklanmıştı.

Gazze Şeridi’nde insani aranın başlamasından bu yana 17 Taylandlı serbest bırakıldı. Tayland Başbakan Yardımcısı Parnpree Bahiddha-Nukara, serbest kalan 17 Tayland vatandaşını teslim almak üzere İsrail’e gidiyor. Aynı zamanda Dışişleri Bakanı olan Parnpree, İsrail’de hastanede tedavi gören 3 Tayland vatandaşını da ziyaret edecek.

İsrail’deki Taylandlı işçilerle de bir araya gelmesi beklenen Parnpree’nin Tayland vatandaşları ile birlikte perşembe günü ülkesine ulaşması bekleniyor. Taylandlı yetkililer, 15 Tayland vatandaşının halen esir tutulduğunu ifade etmişti.

Suriye'deki iç savaşta askeri işbirliği görünür hale gelen ancak özellikle Ukrayna işgaliyle sıkı bir müttefike dönüşen İran ve Rusya'nın silah ticareti, yeni bir boyuta taşınıyor.

Ukrayna'yı Şubat 2022'de işgale girişen Rusya, bugüne kadar müttefiki İran'dan binlerce kamikaze drone satın aldı. Şahid-136 silahlı insansız hava aracı, Ukrayna şehirleri ve altyapısını hedef alan saldırılarda kullanıldı.
Moskova ve İran aylar boyunca silah ticaretini inkar etti. Ancak Ekim 2022'de Ukrayna semalarında Şahid-136'ların net bir şekilde görünmesiyle ilişki kesinleşti.

ABD ve Batılı ülkeler, Tahran yönetimini Rusya'ya silah satarak yaptırımları ihlal etmekle suçlarken,Al Jazeera geçen hafta 'İran, Ukrayna savaşı için Rusya'ya balistik füze verecek mi?' başlıklı bir haber yayımladı. Tam da bu haberden günler sonra İran Rusya'dan satın alacağı yeni silah paketini resmen duyurdu.

ABD'nin paylaştığı harita, İran'ın Rusya'ya Şahid-136 drone sevkiyat rotasını gösteriyor.

İran Savunma Bakanlığı, bugün yaptığı açıklamada Rusya'dan satın alınacak Su-35 savaş uçaklarında anlaşmanın tamamlandığını ilan etti. Rus avcı uçaklarının yanı sıra milyarlarca dolarlık silah paketinde Mi-28 saldırı helikopterleri ve Yak-130 eğitim uçakları var.

Tahran yönetimi, Rusya'dan kaç adet Su-35 satın alacağına dair bir bilgi paylaşmıyor.

İran, Rusya'nın silah ihracatında ilk üçte yer alıyor. Silah ticaretinde ilk iki sıra Asya'nın devleri Çin ve Hindistan'da.

Ortak düşman Washington'a karşı hareket eden Moskova ve Tahran arasındaki ticaret, özellikle Vladimir Putin'in iktidarda olduğu 2000'li yıllarda artış gösterdi.

Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlara rağmen askeri ilişkileri sürekli gelişen iki ülke, özellikle ABD ve İsrail'in tepkilerine aldırış etmedi. Ambargonun üç yıl önce kaldırılmasıyla İran hava kuvvetlerindeki savaş uçaklarını yenilemeye başladı.

Son günlerin en korkunç gelişmelerinden biri turizm cenneti Tayland'da meydana geldi. 71 milyonluk ülkede dünya evine girmeye hazırlanan bir damadın yaptıkları önce yerel medyada sonra da dünya basınında kısa sürede yankı uyandırdı. Tayland basınının 'Korku düğünü' olarak adlandırdığı gelişmede, Chaturong Suksuk isimli müstakbel damat sarhoş olunca dehşet saçtı.

KORKUNÇ KATLİAM

29 yaşındaki damat, düğün sırasında eşiyle tartışınca alkolün de etkisiyle deliye döndü. Aracında gidip elinde bir silahla geri dönen öfkeli şahıs önüne gelene kurşun yağdırdı. Saldırıda 24 yaşındaki gelin dahil dört kişiyi öldüren damat, son kurşunu ise kendine sıktı.

Görgü tanıklarının ifadesine göre ilk başta rasgele ateş açan damat, 62 yaşındaki annesi ve 38 yaşındaki kardeşini de olay yerinde öldürdü. Saldırıda ikisi hafif biri ağır üç kişi yaralanırken, ağır yaralı yaşındaki Thong Nonkhunthod hastanede yaşamını yitirdi.

"YAŞ FARKI SORUN ÇIKARDI"

Polis tarafından yapılan açıklamada çiftin evlenmeye karar vermeden önce üç yıldır birlikte olduğu basınla paylaşıldı. Damadın aile üyeleri tarafından yapılan açıklamaya göre genç adamın gelin ile arasındaki yaş farkı nedeniyle özgüven sorunu yaşadığı belirtildi ancak polis bu durumu yalanladı.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, bugün Yunanistan Başkanaı Kiryakos Miçotakis ile planlanan görüşmesini Elgin Mermerleri tartışması sebebiyle son anda iptal etti. Miçotakis, görüşmenin aniden iptal edilmesinden büyük hayal kırıklığına uğradığını söyledi ve Sunak yerine Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden ile ayarlanan alternatif görüşme teklifini de reddetti.

İngiltere'yi ziyaret eden Miçotakis, Pazar günü BBC'de katıldığı söyleşide, Atina Akrapolisi'nden Osmanlı İmparatorluğu döneminde İngiltere'ye götürülmüş olan 'Elgin Mermerleri'nin Yunanistan'a geri gönderilmesi gerektiğini söylemişti.

Miçotakis, geri kalan kısmı Atina'daki Akropolis Müzesi'nde sergilenen Elgin Mermerleri'nin bu şekilde iki ayrı ülkede sergilenmesini, 'Mona Lisa tablosunu ikiye kesip sergilemeye' benzetmişti.

SON DAKİKADA İPTAL ETTİ

Sunak'ın bugün yapılması ve yaklaşık 45 dakika sürmesi planlanan görüşmeyi son anda iptal etmesinden çok rahatsız olduğu belirtilen Miçotakis, "Duruşlarının doğru ve adil olduğuna yürekten inananlar, yapıcı bir tartışmaya girmekten asla çekinmezler" dedi.

İngiltere ve Yunanistan'ın dostluklarının uzun bir geçmişi olduğunu belirten Miçotakis, "Parthenon Heykelleri konusundaki pozisyonumuz belli. İngiliz mevkidaşımla bu konuda bir görüş alışverişinde bulunacağımı tahmin ediyordum" diye konuştu.

'BU MÜLKİYET KONUSU DEĞİL'

Miçotakis Pazar günü BBC'de Laura Kuenssberg'in sunduğu programa katıldı. Tarihi eserlerin İngiltere ve Yunanistan'daki parçalarının resimlerini gösteren Kuenssberg'in "Sizce nerede daha güzel görünüyorlar?" sorusuna Yunanistan Başbakanı'nın cevabı 'Cevap bence çok açık' oldu.

"Eserler Akropolis Müzesi'nde daha güzel görünüyor. Bu müze bunun için inşa edildi" diyen Miçotakis, bunun sadece bir 'mülkiyet' konusu olmadığını da ekledi ve "Bence bu, eserlerin mülkiyetiyle ilgili değil, yeniden bir araya getirilmesiyle ilgili bir konu. Eskiden tek parça olan bir anıtı nerede daha iyi değerlendirebilirsiniz?" diye sordu.

'MONA LİSA'YI ORTADAN KESMEK GİBİ'

Parthenon Heykelleri de olarak bilinen eserlerin Yunanistan'a ait olduğunu ve geçmişte çalındığını da hatırlatan Miçotakis, mevcut durumun Mona Lisa tablosunu ortadan kesip iki ayrı yerde sergilemeye benzediğini belirtti.
"Sizce bu haldeki bir tabloyu görenler bundan keyif alabilir miydi?" diye soran Miçotakis, bu yüzden Elgin Mermerleri'nin orijinal yeri olan Yunanistan'a geri gönderilmesi için lobi çalışmaları yürüttüklerini söyledi. Yunanistan Başbakanı konuyu Salı günü İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile yapacağı görüşmede de gündeme getireceğini belirtmişti.

Ancak bu görüşmenin iptal olması üzerine Miçotakis bugün Yunanistan'a geri dönüyor. Yunanistan Başkanaı dün İngiltere'de muhalefetteki İşçi Partisi'nin başkanı Keir Starmer'la da görüşmüştü. Starmer, Atina ile British Museum arasında bir 'ödünç verme' anlaşması yapılırsa buna karşı çıkmayacaklarını söyledi.

ELGİN MERMERLERİ NEDİR?

Yunanistan'ın başkenti Atina'daki Akropolis'te, Athena Tapınağı Parthenon ve çevresindeki yapılara ait olan, ve şu an İngiltere'deki British Museum'da sergilenen eserlere Elgin Mermerleri deniyor. Tarihi eserler, Yunanistan topraklarının Osmanlı İmparatorluğu'na ait olduğu 19. yüzyılda başlarında, İngiliz diplomat Lord Elgin (Thomas Bruce) tarafından İngiltere'ye götürülmüştü.

Mermer eserler M.Ö. 447-432 yılları arasında inşa edilmişti. British Museum'da sergilenen eserler arasında tapınağın duvar süslerinin (friz) 75 metrelik bir kısmı da bulunuyor. British Museum'un verdiği bilgiye göre, Lord Elgin eserleri bir padişah fermanına dayanarak 1801-1816 yılları arasında İngiltere'ye götürdü. Dönemin İngiltere hükümeti, yaptığı araştırma sonucu eserlerin İngiltere'ye götürülmesinin 'yasal' olduğu sonucuna vardı.

Eserlerin kalıcı olarak Yunanistan'a iade edilmesi için ilk başvuruysa 1983'te yapıldı. Müzenin internet sitesinde, 'eserlerin iadesi için yapıcı görüşmelerin" sürdüğü' bilgisi yer alıyor. İngiltere'de 1963 tarihli 'British Museum Kanunu' eserlerin müze koleksiyonundan çıkarılmasını yasaklıyor. Ancak ödünç verme konusunu düzenleyen bir kanun bulunmuyor.

Geçen yaz, British Museum envanterindeki bazı eserlerin bir çalışan tarafından çalınarak internette satışa sunulduğu ortaya çıkmıştı. Birçok ülke bu olaydan sonra, tarihinin en büyük krizlerinden biriyle karşı karşıya olan dünyaca ünlü müzeye, "eserlerimizi geri verin" çağrısı yapıyor.